17 Mart 2011 Perşembe

Ghild


Yine boşladım yazma işini, ama gerçekten yine bahanem var desem. Bu seferde hastaydım, hem de öyle böyle değil. Cuma, cumartesi ve pazar gününün bir kısmını hastayım diye anneme çıkmayan sesimle kendimi telefonda acındırken, kardeşimin "Abla, dişim ağrıyor!" demesiyle pazar günü Ada'ya
döndüm. (Bizim ailede birinin dişi ağrımaya dursun, bütün sülale o kişinin evinde toplanırız, hıhım.) Salıya kadar da evde kalıp annemin bana bakmasına izin verdim, biraz daha şımardım. Sonra ah dersler vah dersler derken düştük okul yollarına (E eğitim şart tabi), dün de annemi bir aradım; bir de ne duyayım, onunda sesi gitmiş. Onu da hasta ettim iyi mi?

Herneyse, bahanem buydu. Efendim bahanelerin benim final programımla başladığı aşikar. Ondan sonra sırayla gelen tatil, bilgisayar ve hastalık bahanelerinden sonra; sonunda böyle bir fragman izlediğim aklıma geldi de, hemen yazıyım dedim. (İşin açıkcası Sık Kullanılanlar'a eklemişim.) Daha sonra yarın ya da öbür gün bir müzik videosu var sonra onu da yazcam. ("yazacağım" şeklinde yazılmalı. Doğrusu bu farkındayım, ama ne biliyim işte.)

Halen daha yazmadım bugünün konusunu farkındayım. Hemen söyleyelim, birazdan izleyeceğiniz video kısa bir filmin fragmanı. Bu fragmana nerden, nasıl ve hangi şekillerde ulaştım açıkcası bilmiyorum. Yönetmeni David Yarovesky'ye baktım, twitter'da kendisini takip etmiyormuşum; demek ki ordan değil. Zaten yönetmenin de 3-4 tane kısa filmi var, çok tanınmış biri değil kendisi. Eğer merak ederseniz, buyrun kendisinin web sitesi. Filmin adı "Ghild", konusu hoşuma gitti, ilginç geldi. Azıcık Tim Burton'ımsı geldi bana. Tim Burton'ı severim bu arada, hani iltifat olsun diye söylemiştim yanlış anlaşılmasın lütfen. Filmin Vimeo linkini koydum, ama şu anda Vimeo yasaklı mı bilemiyorum açıkcası, o yüzden de her ihtimale karşı YouTube'da var. İki video da aynı şey, farklı değil haberiniz olsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder